Çocuklardaki işitme kayıplarına uygulanan testler

Ülkemizde yeni doğan bebeklere ilk işitme taramasını 1994 yılında Marmara üniversitesi ve 1998 yılında Hacettepe üniversitesi kendi hastanelerinde doğan bebeklere uygulamaya başlamıştır. İşitme kaybının büyük çoğunluğu doğuştan meydana gelmektedir. Yeni doğan işitme kaybına dikkat çekmek amaçlı test ilk olarak Amerika da başlanmıştır. İşitme taramaları kapsamında bebek doğar doğmaz 30 desibele kadar işitme kayıplar teşhis edilmeye başlanmıştır. Bu sayede çocuklar erken tanılanıp, erken işitme cihazı kullanarak yaşıtlarıyla benzer dil ve konuşma gelişimi göstermiştir.

Ancak testten geçemeyen bebek işitme kayıplıdır, denemez. Düşük doğum kilosuna bağlı olarak kemikleri gelişmemiş olabilir, doğum sonrası kulakta sıvı olabilir. Bu yüzden bebek ilk yapılan testten geçemeyebilir. Bu durumlarda test 10 gün içinde tekrarlanmaktadır. İkinci kez yapılan otoakustik emisyon testinden de kaldığı zaman tarama ABR testi yapılmaktadır.Tarama ABR testinden de geçemeyen bebeğe son olarak bera testi yapılmaktadır.

2018 yılı itibariyle yeni doğan işitme taramaları değiştirilmiştir. Bunun sebebi işitsel işlemleme bozukluğu dediğimiz hastalığın emisyon testinden geçti, olarak gözükmesi ve ergenlik dönemine kadar çocuğun işitme kaybını fark etmememize sebep olmasıdır. Bu yüzden 2018 yılı itibariyle doğan tüm bebeklere tarama ABR testi yapılarak ortaya çıkacak tüm sorunların erkenden teşhis edilmesi sağlanmıştır.

Çocuğun ileri yaşta fark edilen veya ortaya çıkan bir işitme kaybı olduğu zaman çocuğun yaşına, dikkatine ve zihinsel gelişimine bağlı olarak uygulanacak testler davranım odyometresi veya bera testidir.

Kısaca özetleyecek olursak yeni doğan bir bebeğe uygulanacak işitme testleri tarama ABR ile başlayıp oyun odyometresi, bera testi, t-oae, timpanometri testi olarak sıralanabilir.

Yeni doğan işitme taramasından geçen bir bebek sonradan çevresel etkenler, sık geçirilen orta kulak iltihapları gibi pek çok nedenden dolayı işitme kaybı ile doğmasa bile sonradan işitme kaybı meydana gelebilmektedir. Bu nedenle belli aralıklarla işitme muayenesi yapılmasında fayda vardır.

Aynı zamanda ailesinde işitme kaybı olan bir çocuk risk grubuna girdiği için rutin işitme takibinde fayda vardır.

İşitme testlerinin yapılmasında ki en büyük amaç işitme kaybının 3 ay içinde tanılanıp en geç 6 ay içinde işitme cihazı kullandırılarak ve özel eğitim desteği alarak akranlarıyla aynı dil ve konuşma gelişimine sahip olabilmesi içindir.